Chance Pe Dance

Bollywood sinemasından ilk yazdığım filmin bu olmasını ben bile beklemiyordum 😮 En güzeli olduğundan değil ama yakın zamanda izlediğim için bunu yazıyorum sevgili okuyucular 😉

Sameer Behl’in kahraman olma hikayesini anlatır film.. Çocukluğundan beri “büyüyünce bir kahraman olacaksın” şeklinde sözler duymuş bir çocuktur.. Diğer çocuklardan farkı o buna inanmış ve yolunu ona göre çizmiştir.. Ya da çizmeye çalışır diyelim.. Her şeyi dener oyuncu olabilmek için, sürekli seçmelere katılır.. Ama ‘torpil’ denen illet onun da başının belasıdır.. Gözle görülür bir yeteneği olmasına rağmen babası, dayısı bilmem kimi ünlü/zengin olan kapar rolü her defasında.. Arkası sağlam olan yani.. Onların aksine Sameer’in hiç bir tanıdığı yoktur, yeteneğinden başka sırtını dayayabileceği kimsesi yoktur.. Babası her konuşmasında ona artık dönmesini, artist falan olamayacağını söyler.. Ama baba gözünüzde öyle despot biri olarak canlanmasın.. Ben çok sevdim burdaki baba karakterini.. Pamuk gibi bi kalbi vardı.. Sadece oğlunun boş hayaller kurmasını önlemeye çalışıyordu..
Sameer’in tek yeteneği rol yapabilmesi değildi ayrıca çok da güzel dansediyordu.. Bayan başrolümüzle nasıl tanışırlardı yoksa? Yine bir seçmeye gider Sameer, dans yeteneğini konuşturması gerekiyordur bu defa.. İçeri girdiğinde dans eden bir kız görür izler ve dansın sonunda kız yanında geldiğinde “oldukça iyiydi.. ama bence daha iyi olabilirsin.. biraz hareket ekle.. belini düz tut.. hisset.. müziği hisset..” şeklinde yorumlar yapar.. Sonra bir bakar ki kızımız yani Tina dans hocası (sanırım).. Aynı kelimeleri tekrarlar ona iade şeklinde 🙂

Sonrasında Sameer dans eder ve Tina’nın nefesi kesilir tabi.. (hımm bu biraz ters oldu sanki :P) Tam rolü kaptı derken milletvekili dayısı olan biri gelir kapar rolü şans yine gülmez yüzüne bizim garibin.. Ama pes etmez devam eder.. Bu özelliği takdire şayandı valla.. Ben olsam kaç kez vazgeçmiştim acaba (?)
Hepimizin hayatında en az bir kez karşılaştığımız şu ‘adi arkadaş’ meselesi var bir de.. Sırtımızdan vurur ya en güvendiğimiz kişi bizi öyle.. Sameer öyle iyi bir arkadaştı ki herkesin aradığı türden.. Taşralı gibi bir tabir kullanıyor arkadaşı buna karşı herşey açığa çıktığında.. Pisliğin tekiydi zaten iyi oldu defolup gittiği pis otlakçı!
Neyse bir barda keşfedilir Sameer ünlü bir yapımcı tarafından.. Tam herşey düzeliyor derken -hatta Tina’yla yeniden karşılaşıp numaralarını bile almışlardı- evsiz kalır bu defa da.. Zaten o zaman görmüştü arkadaşının gerçek yüzünü.. Arabada yatar çünkü hiç parası yoktur.. Bu uzun bir süre böyle devam edecektir..

İş de bulur kendine başta pek sevinmese de -çocuklardan nefret ediyor çünkü mimikleri çok şekerdi bunu söylerken- dans hocalığı yapacaktır bir okulda.. Allahım o veledlere bakışını görseniz gerçekten nefret akıyordu gözlerinden öyle sevmiyor.. En çok beğendiğim hallerinden biriydi niyeyse 😛
Herşeyi anlatmışsın diyorsunuz değil mi? Biliyorum böyleyim ben biraz başladım mı duramıyorum 😦 Ama merak etmeyin gerisini anlatmayacağım.. Asıl olaylar bundan sonra başlıyor zaten onları da izleyerek öğrenin 😉

Tina’nın motor kullanmasına öldüm diyebilirim.. Sameer de şaşırmış ve “acaba daha hızlı gidebileceğini bilmiyor mu” diye düşünmüştü 😀
Bisiklet kullansa daha iyi değil mi ya o kadar yavaş sürdükten sonra (?) En azından benzin parası vermez boşa hıh…
Ben hız seviyorum biraz.. Ehliyet alırken direksiyon derslerinde hoca sürekli uyarıyordu yavaş git yavaş diye ben de hocam ne olacak ezsem bir iki kişiyi araba oyunlarında eziyoduk müthiş zevkli oluyor diyordum rezilmiyim neyim yarabbim 😛
Bu arada ilk defa hint filmlerinden bir erkeği beğendim.. Çocuk çok şirindi ya tam bir şebekti.. Bir de filmin sonunda saçlarını kestirdi ya nasıl hoş oldu yerim ben onu oyş 😛

Kız da hoştu tabi ama hint kızları fena olmuyor genelde o yüzden çok bahsetmeye gerek duymuyorum 😛 Tina da özellikle saçını topladığında gayet güzel görünüyordu..
Son olarak bu filmi nereden indirebileceğinizi de söyleyelim ve bitirelim artık değil mi: Buyrun.. İyi seyirler 😉